69.

döndüm...
hediye secme olayi tahminimden daha fazla olunca yolun keyfini cikaramadim.aksam karanligi ve sadece araba ısıklarının aydınlattıgı yollar.
olsun.
birazdan kitabimi " kabuk adam " alip, yatagima girecegim.
bu kadar...

68.

iznik te olacagim ben haftasonu.gerci hava soguk,zaman da kısıtlı olunca pek keyfi cıkmazmıs gibi geliyor ya,neyse...
supprisss oldu bu bana :) berkeciigiminnn dogumgunu nedeniyle.
simdi is cikisi kostur-kostur fenerium.oradan hediye - ne bulursam artik -
sonra tek basina 1,5 saatlik göl manzarali keyifli bir yolculuk...
( umarim )

67.

yılın ilk kar-ı
sabah sabah yolda yasadıgım rezillige ragmen,dogal olarak ise gec gitmis olmama ragmen,dizlerime kadar ıslanmıs olup alel acele yeni bir jean almak zorunda kalmıs olmama ragmen...
yine de guzel.

66.

siz sevgili cici cizmelerim.ne kadar cekicisiniz...ama o muhtesem topuklarinizla neden keyfinizi cikarmama engel oluyorsunuz ?

65.

“Neden o beni bu hale getiriyor?” “Neden üstümde böylesine gücü var?” “Neden başkası değil de, o? Ne peki onun sırrı?"
İlişki boyunca bu gerilim sürer. Ama ilişki bitip de, yaşanmışlıklar çöpü boylamayıp tavan arasına kaldırılmışsa... Habire oraya çıkıp hâlâ bu densiz soruların cevabını arıyorsanız... Filmi ileri ve geri sarıp kafanızı duvarlara vuruyorsanız... Hakikaten abesle iştigal ediyorsunuz.


p.magden sormus cevabini da vermis.

64.

kendimi surekli olarak telkin ediyordum "dolmusta-otobuste kimseyle kavga etme-laf yarıstırma-insanlarin yüzüne bile bakma-vs... falan diye...
(orta yasli kadinlar,benden yasca kücük oldugu halde yasli gorunen genc kadinlar,okuz gibi yayilarak oturan erkekler ve kadinlar hic farketmiyor...deli ediyosunuz beni,tacizci sapkin erkekler konu dısı su an )
yok yine sabah sabah basti biri damarima.uzun sure kendime gelemedim - 25 dakika boyunca - ve sinir küpü olmus bir halde indim,sirkete gittim.bugun ki " neden satislar düsük " toplantisinda verecegim cevaplar icin cok guzel bir ruh haline sahip oldum.
yaa, nasil hos bir gündü anlatamiyorum iste...

63.

bosverelim...ise yaramaz, gereksiz hatta anlamsiz seylerden bahsedelim...bos konusalim yine.boylesei daha acısız :)

62.

cillerim yoksa gunes lekelerim mi demeliyim size ahh siz olmasaniz nasil guzel olacagim,nasil ?

61.

insanlar beyinlerinin %10 nunu ( ortalama) degil de daha fazlasini kullaniyor olsaydi nasil olurdu-k- acaba ?
algılayısımız-olaylari cözümleyisimiz-hatta ruh halimiz...

60.

benim gibi uyku delisi birinin ruyalarina girerek,gecenin bir yarısı uyanmasina sebep olan- sıkıntıdan delirten - ruhunu bogan- gozyaslarını akıtan - neden ama neden sorularını binlerce kez sordurtan kisi ne olur cık git aklimdan...
( son iki yıldır yuzunu gormedigim ve son bir yıldan beridir de benimle konusmayan hatta silen kisi bana dugun davetiyesini gonderiyor yaaaa...ruya falan ama ya dogruysa offf allahım,offf )

arızalı-sakat-gerizekalı olan tarafın ben oldugu o kadar net ki...
hepsi bos laf bunların iste.

59.

kıslık kıyafetlerimin cogunlugunu siyah renkliler olusturuyor-mus!iyice gözume batmaya basladı bu durum.son yıllarda siyah renkten itinayla kacınan ben bu yıl siyah etkisi altındayım yine ve malesef.

bi de bunun gibi miniler-mikiler var :)

yaş ve kıyafet secimi iliskisi cok manyak bi ruh hali yaaa.

58.

sanki bir pazar günü ve ben yine "offf,yarın is var" diye söylenmeler ve ruh sıkıntısı ile bogusuyorum.anlasilacagi uzere tatilim bitti.bayrami "bayram" olarak geciren bir aile olarak gelen-giden- tantanasi arasinda bolca uyuyabilmis olmak yanima kar kaldi.

bir de an itibariyle bu kahve-kurabiye keyfi...

57.

pessimistligin guclu kollarinda gecirdigim gunler fazlalasmis son zamanlarda.sıkıldım.insanin kendinden sıkılması da berbattır.farkındayim durumun.neyse ki...
5 gun-cuk bile olsa tatil denilen seyle bunyem pek bir rahatladı.yayıla-yayıla yapıyorum herseyi.nasil guzel birseymis bu yaa.kafa guzel yani :)

en son ne zaman "mutluyum" dedim bilmiyorum ama bir gun (cok gec olmadan) bu kelimeyi agzimi yaya-yaya,sırıtarak soylemek istiyorum.

56.

"Kim bilir, iç sıkıntısı olmasa, belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı. 'İş avutur,' derdi babası. O böyle avuntu istemiyordu. Bir örnek yazılar yazmak, bir örnek dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş dedikleri. Kornasını ötekilerden başka türlü öttüren bir şoför, çekicini başka ahenkle sallayan bir demirci bile ikinci gün kendi kendini tekrarlıyordu. Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak! Gündüzleri bir okulda ders verir, geceleri sessiz, güzel kadınlarla yatardı istese. Çabasız. Ama biliyordu: Yetinemeyecekti. Başka şeyler gerekti. Güçlüğü umutsuzca zorlamak bile güzeldi. Duvardaki şu resmin nasıl yapıldığını görmüştü: Islık çalar gibi uzanan dudaklar, kırışan genç alın; uzun, umutsuz, koyu mavi bakışlar. Böylesi gerekti ona. Ama resim yapamazdı. Olsun! Yazacaktı."

ne guzel cumleler bunlar, ne kadar anlamli

hergun ayni saatlerde-ayni yollarda-ayni insanlarla-ayni düsüncelerle

(ben)

?

* aylak adam,yusuf atılgan

55.

bunaldim
bunaldım...
bugun gorustugum musterilerin yaridan fazlasina hep aynı cumleleri kurdum ve aynılarını duydum hatta küfür seklindeki maillerine muhattap oldum.
"evet,mail sunucularinda sorun var...bıdıbıdıı..ve yine mıcmıc..."
oofyaaa.
eve gidip -avrupayakasını- seyretmek istiyorum.bi de macı :)